Tüketici fiyatları Kasım ayında yüzde 12,98’le son 13 yılın rekorunu kırarken dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 857 liraya, yoksulluk sınırı da 7 bin 155 liraya ulaştı. Ücretlilerin satın alma gücündeki erime de hızlanmıştır.

TÜİK’in hesapladığı yıllık enflasyon kasım sonu itibariyle yüzde 12,98’le 2003 yılsonundan bu yana en yüksek düzeyine yükseldi. 2017 yılının yüzde 14 civarında bir yıllık enflasyonla tamamlanması, enflasyonun 2018 yılının ilk yarısında da yükselişini sürdürmesi bekleniyor. Enflasyon yükseldikçe dar ve sabit gelirlilerin yoksulluğu artıyor. Ücretlilerin satın alma gücü her geçen gün biraz daha eriyor. Kamu çalışanlarının ücretlerinin yüzde 10, asgari ücretin ise yüzde 7,9 oranında arttığı 2017 yılı enflasyonu yüzde 14’e doğru giderken, kamu çalışanlarını da 2018 başında yüzde 4 zam bekleniyor. Ayrıca kamu çalışanlarına 2017 yılının ikinci yarısındaki enflasyon oranına bağlı olarak enflasyon farkı da ödenecek. Ancak ödenecek bu fark, kamu çalışanlarının sadece 2017 yılındaki enflasyon kaybını karşılayacak. Ücretlerdeki artış açlık ve yoksulluk sınırındaki artışı karşılamayacak. Enflasyon farkı alamayan özel sektör çalışanları ise satın alma güçlerinin büyük bölümünü 2017 yılında kaybetmiş olarak 2018 yılında enflasyona göğüs germeye çalışacaklar.

2017 yılında gıda fiyatlarında %25 artış meydana gelmiştir. Gıda kalemi ailelerin yaptığı tüm harcamaların %20’sini oluşturmaktadır. Mevcut asgari ücretle bırakın sosyal kültürel ihtiyaçları karşılamayı, dengeli ve sağlıklı beslenmek bile mümkün değildir. Devlet memuru maşları ile de insanca yaşama koşulları yerine getirilememektedir. Asgari geçim indirimi ve çocuk yardımı ile birlikte en düşük devlet memuru maaşı 2671 TL’dir. 2018 yılı için Asgari ücret en düşük devlet memuru maaşına endekslenerek 2671 TL’ye çıkarılmalıdır. Sonraki yıllar için ise gıda enflasyonuna endekslenerek düzenlemeye gidilmelidir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonundan çıkan 1603 liralık rakam tüm emekçileri açlığa mahkum etmiştir. Bugün açık bir şekilde görülmektedir ki ülkemiz işsiz, mutsuz, kaygılı ve gelecekten umutsuz insanlar ülkesi haline getirilmiştir. Bu rakamın kabul edilebilir bir tarafı bulunmamaktadır. 

Vatandaşların temel tüketim giderlerindeki artış zamları devam etmektedir. Kış aylarına girdiğimizden sabit gelirli olan memur, emekli ve SSK’lılar zorunlu tüketim harcamalarındaki ve vergilerdeki yükseliş nedeniyle açlık sınırında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmaktadır.

Siyasal iktidarın her türlü ekonomik uygulaması sermayeden yana olurken emekçilere düşen sefalet olmuştur. Siyasal iktidar, 2002 yılında günümüze emekçilerin ücretlerini iyileştirmek bir yana ekonominin bütün yükünü çalışanların sırtını yüklemiştir.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; Hükümeti, emekçilerin sorunlarını ve alın terlerini görmeye, sefalet ücretine mahkûm edilen; asgari ücretli, emekli, dul ve yetimlerimizden yükselen feryadı duymaya, kaygı verici boyutlara ulaşan bu sorunu çözmek için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz.

 Açıklamayı İndirmek İçin Tıklayın.

BİRLEŞİK KAMU-İŞ

MERKEZ YÖNETİM KURULU