EĞİTİM-İŞ'İN MECLİS ÖNÜNDE ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU PROTESTO EYLEMİNE DESTEK VERDİK 01 Temmuz 2024, 23:25
Konfederasyonumuz, sendikamız Eğitim-İş’in Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu TBMM önünde protesto eylemine destek verdi.
Meclis önünde, TBMM'de komisyon gündeminde bulunan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda değişiklik öngören kanun teklifini protesto eylemine Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, Genel Sekreterimiz Özgür Aras, Genel Mali Sekreterimiz Hasan Kütük, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Şükrü Balun, Genel Eğitim, Basın-Yayın Sekreterimiz Ahmet Kürtül, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, MYK üyeleri, Şube Başkanlarımız ve üyelerimiz katıldılar.
Polisler açıklamanın Meclis önünde yapılmasına izin verilmeyeceğini ve Meclis Parkı’nı göstermesi üzerine Konfederasyonumuz üyeleri, "Yusuf Tekin istifa, sabrımızı taşırma”, "Atatürk'süz müfredat istemiyoruz", "Gerici müfredat istemiyoruz" sloganları attı.
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Bu kanun, öğretmeni mesleksizleştirme kanunudur. Öğretmene mobbing kanunudur. Öğretmenin mesleğini bitirme kanunudur. Öğretmene hak yok, öğretmene sopa var, tehdit var. Bu, AKP iktidarının kendi memurunu yaratma projesidir" dedi.
Konuşmanın tamamı şu şekilde:
"Buradaki milletvekilleri maaş alıyorlar, bunun karşılığı bu ülkedeki insanların hakları ve talepleriyle ilgili yasa düzenlemek. Milli Eğitim Bakanı'nın da itiraf ettiği üzere, bu yasa sarayda hazırlandı. Buradan milletvekillerine diyorum ki; bu kanuna el kaldır, indirden öteye geçmeyenler en azından kendi görevinizi hatırlayın. Dünyanın her yerinde Meclis tüm halka açıkken, bugün Meclis'in önünde öğretmenlere barikat kuruluyor. Bu barikatları kabul etmiyoruz. Öğretmenler odasını hayatında bir kez bile görmeyenler, öğretmenlerin sorunlarını bir kez bile dinlemeyenler, öğretmenlerin haklarını gasp ediyor. Biz buna izin vermeyeceğiz. Burası öğretmenler odasıdır, biz buradayız” diyerek tepki gösterdi.
“Öğretmene değil, çetelere barikat”, “Öğretmene değil, tarikata barikat” “Yusuf Tekin istifa, sabrımızı taşırma”, “Atatürk'süz müfredat istemiyoruz”, “Gerici müfredat istemiyoruz” sloganlarıyla birlikte basın açıklamamızı TBMM önünde yaptık.
Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın burada yaptığı açıklama şöyle:
“Bugün burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, öğretmenlik mesleğimizin onurunu, saygınlığını ve geleceğini savunmak için toplandık. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dayatılan ve kabul edilmesi mümkün olmayan "Öğretmenlik Meslek Kanunu"na karşı sesimizi yükseltmek için buradayız.
Daha önce yine eğitim emekçilerinden görüş alınmadan apar topar hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi kısmi iptal kararı vermişti. Şimdi aynı oldu-bitti taktiğini yeniden hazırlanan kanun teklifini Meclis'ten hızlıca geçirerek yapmaya çalışacaklar.
Her ne kadar Bakan Tekin, kanun teklifinin “Bakanlığın eğitim paydaşlarıyla gerçekleştirdiği istişareler ve yoğun çalışmalar sonucunda eğitim camiasının beklentilerinin karşılanması, öğretmenlik mesleğinin itibarının daha da artırılması amacıyla hazırlandığını” beyan etse de gerçek bunun tam tersidir.
Bu kanun, öğretmenlerimizin sadece adını taşıyan, ancak fikirlerini, taleplerini yok sayan, haklarını gasp eden ve uzmanlık belgeleri olan diplomalarını geçersiz kılan bir düzenlemedir.
Bu kanun teklifi usul ve şekil yönünden Anayasaya aykırıdır. Bir tasarı ya da teklifin kanun kimliğini kazanması ancak Meclis’te mümkündür. Bugün ise Meclis kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olarak yürütmenin egemenliğindedir.
Bakan Tekin’in kanunla ilgili çalışmaların Külliyede yapıldığı itirafı bunu doğrular niteliktedir. Bu kanun teklifi olması gerektiği gibi TBMM’de değil, Saray’ın arka odalarında hazırlanmıştır. Egemenlik ve yasama yetkisini düzenleyen Anayasanın 6. ve 7. Maddeleri açıkça ihlal edilmiştir.
Demokratik bir hukuk devletinde kanun yapma sürecine hiç benzemeyen bir yöntemle; kamuoyu bilgilendirilmeden, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri ve eleştirileri dikkate alınmadan, diğer kanun maddeleriyle çelişkisi incelenmeden, Anayasaya uygunluğu ele alınmadan Meclis’e getirilen bu teklif, yine adeta muhalefetten kaçırılarak, gece yarıları oldu bittilere getirilerek, ısrar, inat ve baskıyla yasalaştırılmak istenmektedir.
Buradan tüm milletvekillerine sesleniyorum, sizlerin de itibarını zedeleyen bu utanca imza atmayın!
Bu kanun, öğretmenlerimizin kazanılmış haklarını gasp etmektedir. Öğretmenlerimizin özlük hakları, ekonomik durumları ve çalışma koşulları iyileştirilmek yerine, daha da kötüleştirilmekte ve mesleki saygınlıkları zedelenmektedir. Öğretmenler, fedakarlıkla ve özveriyle çalışarak, geleceğimizi şekillendiren bireyleri yetiştirmektedir. Ancak, bu kanun, öğretmenin diplomasını geçersiz kılan Milli Eğitim Akademisi garabetiyle onların emeklerini hiçe sayarak, motivasyonlarını ve mesleki onurlarını zedelemektedir. Öğretmen Akademisi tüm eğitim alanını vesayet altına alacak.
Öğretmenlerin sahip olması gereken yeterlilikleri eğitim fakülteleri değil akademi belirleyecek. Yani yeni bir vesayet kurumu yaratılacak.
Eğitim fakültelerinde yıllarca emek vererek, bilgi ve beceri kazanan öğretmenlerimizin diplomaları, onların mesleki yeterliliklerinin ve uzmanlıklarının bir göstergesidir. Bu diplomaların yok sayılması, öğretmenlerimizin yıllarca süren emeklerinin ve eğitimlerinin hiçe sayılması anlamına gelir.
ÖMK yani Öğretmene mobbing kanunu! Öğretmenin adı var, fikri yok, değeri yok!
Diploması geçersiz kılınmak istenen tek meslek öğretmenlik! Üniversite mezuniyeti, uzmanlık belgesi olan diploması artık yok hükmünde!
Öğretmenleri, unvanlarla kategorize etmeye, eğitim barışını bozmaya devam!
Sınav yok ama Milli Eğitim Akademisi var! Muğlak ifadelerle idareye disiplin hükümleri üzerinden yetkiler var!
Özel okul öğretmenlerinin talepleri yok!
İktidar kendisini devletin sahibi yerine koyuyor!
Devlete alınacak memura, görevde kalmasına, yükselmesine ben karar veririm diyor!
Bu girişim AKP’nin kendi memurunu seçme yöntemidir! Anayasayı yok saymadır!
Kamuda personel alımında, Anayasaya aykırı köklü bir değişikliktir! Yakın zamanda tüm bakanlıklarda bu uygulamalara başlamak niyetinde oldukları nettir!
Tekrar vurguluyorum, siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir!
Bu kanun, iktidarın kendi memurunu yaratma çabasının bir ürünüdür. Öğretmenlerimizin bağımsız, tarafsız ve özgür bir şekilde mesleklerini icra etmeleri bu kanunla engellenmek istenmektedir. Eğitimde liyakat, adalet ve eşitlik ilkeleri yok sayılmakta, öğretmenlerimiz ideolojik ve siyasi çıkarların aracı haline getirilmek istenmektedir.
Kanun teklifi bu haliyle, eğitim ve eğitim emekçisi için sadece daha karanlık günlerin haberini vermektedir. İktidarın öğretmenleri ayrıştırma ve öğretmenler odasını bir kez daha bölme planları, bu metinde vücut bulmuştur.
Asgari ücret bile alamayan binlerce ücretli öğretmeni, hak ettiği kadro için yıllardır bekleyen sözleşmeli öğretmenleri, atama bekleyen 1 milyona yakın öğretmen adayını, öğretmenlerin maddi, sosyal ve mesleki sorunlarını görmezden gelen bu kanun taslağı, tam olarak onu yazan ellerin zihniyetini yansıtmaktadır.
O yüzden Atatürk'ün "milletin egemenliğinin sembolü" diyerek taçlandırdığı Meclis önünden bir kez daha uyarıyoruz, ülkenin geleceğinin aleyhine bir karar almayın. Eğitim sistemini kökünden değiştirecek bir düzenlemenin, eğitimin tüm paydaşlarının fikri katılarak hazırlanması tüm ülkenin meselesidir.
Başöğretmen Atatürk'ün yeni nesilleri emanet edecek kadar yücelttiği öğretmenliğin hak ettiği yere gelmesinin önündeki engelleri kaldırmak yerine, yeni engeller koyulmasına müsaade etmeyin.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve Milli Eğitim Bakanlığı'na sesleniyoruz:
• "Öğretmenlik Meslek Kanunu" derhal geri çekilmeli ve öğretmenlerin görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir.
• Öğretmenlerimizin fikir ve talepleri dikkate alınmalı, onların sesine kulak verilmelidir.
• Öğretmenlerimizin özlük hakları, ekonomik durumları ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir.
• Öğretmenlerimizin uzmanlık belgeleri olan diplomaları, mesleki yeterliliklerinin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir.
• Eğitimde liyakat, adalet ve eşitlik ilkeleri korunmalı, öğretmenlerimiz ideolojik ve siyasi baskılardan uzak tutulmalıdır.
Öğretmenliğin değerini ve öğretmenlerin emeklerini heba ettirmeyeceğiz!” Bizler, öğretmenlik mesleğimizin onuru ve saygınlığı için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın, çağdaş, demokratik ve bilimsel eğitim alması için, öğretmenlerimizin haklarını ve mesleki onurlarını savunacağız.
Birlik ve beraberlik içinde, daha aydınlık bir gelecek için çalışmaya devam edeceğimizi belirtiyor, hepinizden bu mücadelede yanımızda olmanızı bekliyoruz.”
Açıklamanın ardından, Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeleriyle görüşmek üzere Meclis’e girdiler.”
“Öğretmene değil, çetelere barikat”, “Öğretmene değil, tarikata barikat” “Yusuf Tekin istifa, sabrımızı taşırma”, “Atatürk'süz müfredat istemiyoruz”, “Gerici müfredat istemiyoruz” sloganlarıyla birlikte basın açıklamamızı TBMM önünde yaptık.
Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın burada yaptığı açıklama şöyle:
“Bugün burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, öğretmenlik mesleğimizin onurunu, saygınlığını ve geleceğini savunmak için toplandık. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dayatılan ve kabul edilmesi mümkün olmayan "Öğretmenlik Meslek Kanunu"na karşı sesimizi yükseltmek için buradayız.
Daha önce yine eğitim emekçilerinden görüş alınmadan apar topar hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi kısmi iptal kararı vermişti. Şimdi aynı oldu-bitti taktiğini yeniden hazırlanan kanun teklifini Meclis'ten hızlıca geçirerek yapmaya çalışacaklar.
Her ne kadar Bakan Tekin, kanun teklifinin “Bakanlığın eğitim paydaşlarıyla gerçekleştirdiği istişareler ve yoğun çalışmalar sonucunda eğitim camiasının beklentilerinin karşılanması, öğretmenlik mesleğinin itibarının daha da artırılması amacıyla hazırlandığını” beyan etse de gerçek bunun tam tersidir.
Bu kanun, öğretmenlerimizin sadece adını taşıyan, ancak fikirlerini, taleplerini yok sayan, haklarını gasp eden ve uzmanlık belgeleri olan diplomalarını geçersiz kılan bir düzenlemedir.
Bu kanun teklifi usul ve şekil yönünden Anayasaya aykırıdır. Bir tasarı ya da teklifin kanun kimliğini kazanması ancak Meclis’te mümkündür. Bugün ise Meclis kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olarak yürütmenin egemenliğindedir.
Bakan Tekin’in kanunla ilgili çalışmaların Külliyede yapıldığı itirafı bunu doğrular niteliktedir. Bu kanun teklifi olması gerektiği gibi TBMM’de değil, Saray’ın arka odalarında hazırlanmıştır. Egemenlik ve yasama yetkisini düzenleyen Anayasanın 6. ve 7. Maddeleri açıkça ihlal edilmiştir.
Demokratik bir hukuk devletinde kanun yapma sürecine hiç benzemeyen bir yöntemle; kamuoyu bilgilendirilmeden, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri ve eleştirileri dikkate alınmadan, diğer kanun maddeleriyle çelişkisi incelenmeden, Anayasaya uygunluğu ele alınmadan Meclis’e getirilen bu teklif, yine adeta muhalefetten kaçırılarak, gece yarıları oldu bittilere getirilerek, ısrar, inat ve baskıyla yasalaştırılmak istenmektedir.
Buradan tüm milletvekillerine sesleniyorum, sizlerin de itibarını zedeleyen bu utanca imza atmayın!
Bu kanun, öğretmenlerimizin kazanılmış haklarını gasp etmektedir. Öğretmenlerimizin özlük hakları, ekonomik durumları ve çalışma koşulları iyileştirilmek yerine, daha da kötüleştirilmekte ve mesleki saygınlıkları zedelenmektedir. Öğretmenler, fedakarlıkla ve özveriyle çalışarak, geleceğimizi şekillendiren bireyleri yetiştirmektedir. Ancak, bu kanun, öğretmenin diplomasını geçersiz kılan Milli Eğitim Akademisi garabetiyle onların emeklerini hiçe sayarak, motivasyonlarını ve mesleki onurlarını zedelemektedir. Öğretmen Akademisi tüm eğitim alanını vesayet altına alacak.
Öğretmenlerin sahip olması gereken yeterlilikleri eğitim fakülteleri değil akademi belirleyecek. Yani yeni bir vesayet kurumu yaratılacak.
Eğitim fakültelerinde yıllarca emek vererek, bilgi ve beceri kazanan öğretmenlerimizin diplomaları, onların mesleki yeterliliklerinin ve uzmanlıklarının bir göstergesidir. Bu diplomaların yok sayılması, öğretmenlerimizin yıllarca süren emeklerinin ve eğitimlerinin hiçe sayılması anlamına gelir.
ÖMK yani Öğretmene mobbing kanunu! Öğretmenin adı var, fikri yok, değeri yok!
Diploması geçersiz kılınmak istenen tek meslek öğretmenlik! Üniversite mezuniyeti, uzmanlık belgesi olan diploması artık yok hükmünde!
Öğretmenleri, unvanlarla kategorize etmeye, eğitim barışını bozmaya devam!
Sınav yok ama Milli Eğitim Akademisi var! Muğlak ifadelerle idareye disiplin hükümleri üzerinden yetkiler var!
Özel okul öğretmenlerinin talepleri yok!
İktidar kendisini devletin sahibi yerine koyuyor!
Devlete alınacak memura, görevde kalmasına, yükselmesine ben karar veririm diyor!
Bu girişim AKP’nin kendi memurunu seçme yöntemidir! Anayasayı yok saymadır!
Kamuda personel alımında, Anayasaya aykırı köklü bir değişikliktir! Yakın zamanda tüm bakanlıklarda bu uygulamalara başlamak niyetinde oldukları nettir!
Tekrar vurguluyorum, siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir!
Bu kanun, iktidarın kendi memurunu yaratma çabasının bir ürünüdür. Öğretmenlerimizin bağımsız, tarafsız ve özgür bir şekilde mesleklerini icra etmeleri bu kanunla engellenmek istenmektedir. Eğitimde liyakat, adalet ve eşitlik ilkeleri yok sayılmakta, öğretmenlerimiz ideolojik ve siyasi çıkarların aracı haline getirilmek istenmektedir.
Kanun teklifi bu haliyle, eğitim ve eğitim emekçisi için sadece daha karanlık günlerin haberini vermektedir. İktidarın öğretmenleri ayrıştırma ve öğretmenler odasını bir kez daha bölme planları, bu metinde vücut bulmuştur.
Asgari ücret bile alamayan binlerce ücretli öğretmeni, hak ettiği kadro için yıllardır bekleyen sözleşmeli öğretmenleri, atama bekleyen 1 milyona yakın öğretmen adayını, öğretmenlerin maddi, sosyal ve mesleki sorunlarını görmezden gelen bu kanun taslağı, tam olarak onu yazan ellerin zihniyetini yansıtmaktadır.
O yüzden Atatürk'ün "milletin egemenliğinin sembolü" diyerek taçlandırdığı Meclis önünden bir kez daha uyarıyoruz, ülkenin geleceğinin aleyhine bir karar almayın. Eğitim sistemini kökünden değiştirecek bir düzenlemenin, eğitimin tüm paydaşlarının fikri katılarak hazırlanması tüm ülkenin meselesidir.
Başöğretmen Atatürk'ün yeni nesilleri emanet edecek kadar yücelttiği öğretmenliğin hak ettiği yere gelmesinin önündeki engelleri kaldırmak yerine, yeni engeller koyulmasına müsaade etmeyin.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve Milli Eğitim Bakanlığı'na sesleniyoruz:
• "Öğretmenlik Meslek Kanunu" derhal geri çekilmeli ve öğretmenlerin görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir.
• Öğretmenlerimizin fikir ve talepleri dikkate alınmalı, onların sesine kulak verilmelidir.
• Öğretmenlerimizin özlük hakları, ekonomik durumları ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir.
• Öğretmenlerimizin uzmanlık belgeleri olan diplomaları, mesleki yeterliliklerinin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir.
• Eğitimde liyakat, adalet ve eşitlik ilkeleri korunmalı, öğretmenlerimiz ideolojik ve siyasi baskılardan uzak tutulmalıdır.
Öğretmenliğin değerini ve öğretmenlerin emeklerini heba ettirmeyeceğiz!” Bizler, öğretmenlik mesleğimizin onuru ve saygınlığı için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın, çağdaş, demokratik ve bilimsel eğitim alması için, öğretmenlerimizin haklarını ve mesleki onurlarını savunacağız.
Birlik ve beraberlik içinde, daha aydınlık bir gelecek için çalışmaya devam edeceğimizi belirtiyor, hepinizden bu mücadelede yanımızda olmanızı bekliyoruz.”
Açıklamanın ardından, Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeleriyle görüşmek üzere Meclis’e girdiler.”
DIĞER HABERLER
-
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü Saygı, Sevgi ve Sonsuz Özlemle Andık
10 Kasım 2024, 15:45 -
10 Kasım Sadece Anmanın Değil Anlamanın ve Anlatmanın da Günüdür
09 Kasım 2024, 18:12 -
Eğitim İş Sendikamızın Mülakata Hayır Eylemine Destek Verdik
09 Kasım 2024, 17:45 -
2025 Sefalet Bütçesini ve Enflasyon Oranlarını Protesto Ettik
04 Kasım 2024, 16:10 -
BASINDA AÇLIK VE YOKSULLUK RAKAMLARI ARAŞTIRMASI EKİM-2024
04 Kasım 2024, 15:01 -
ESENYURT’A ATANAN KAYYUM, DEMOKRASİYE DARBEDİR
03 Kasım 2024, 14:17 -
Kamucu Tavır E-Bülten 2. Sayısıyla Yayında
03 Mart 2022, 18:26 -
Kamucu Tavır Dergimiz 2019 Güz Sayı:5
03 Kasım 2019, 18:15 -
Kamucu Tavır 2019 Yaz Sayı:4
03 Temmuz 2019, 18:12 -
Kamucu Tavır 2019 Bahar Sayı:3
03 Mayıs 2019, 17:38