Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’dür ve aynı zamanda gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarını düzenleyen 212 Sayılı Yasanın kabul edildiği tarihtir.  Ancak, ülkemizde işsiz kalma, tutuklanma gibi korkularla bu mesleği yürütmeye çalışan gazeteciler için 10 Ocak ne yazık ki kutlanacak bir gün olmaktan çıkmıştır.

Dünyada ve ülkemizde medya; yasama, yürütme, yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak görevini yapmıştır. Basın bir ülkenin çağdaşlaşmasına, aydınlanmasına, vatandaşların bilinçlenmesine, gerçeklerin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunan en önemli güçtür. Bu nedenle de siyasal iktidarlar, medyanın bu önemli görevi yapmasını kendileri açısından sakıncalı gördükleri için sürekli medya üzerinde baskı kurmanın yollarını aramışlardır.

O yüzden de öncelikle gazetecilerin iş güvenceleri, sonrada sosyal hakları birer birer ellerinden alınmıştır. Gazetecilerin, iş güvenceleri medya patronlarının insafına bırakılmış ve sendikal haklar işlevsiz kılınarak medyanın bağımsız ve özgür olması hep engellenmiştir.   

Ülkemizi 14 yıldır yöneten AKP iktidarı da medyayı ve gazetecileri hedef almış ve uyguladığı baskı, sindirme vb. uygulamalar ile basın ve haber alma özgürlüğünü ortadan kaldırmış ve tamamen kendine bağımlı hale getirmiştir. Kendilerine yandaş olmayan direnen onurlu basın emekçilerini de bertaraf etmek için hedef göstermiş, açtığı davalar, soruşturmalar, gözaltılar ve tutuklamalar ile susturmak istemiş, daha olmadı, işten attırma tehditleri ile kendine bağlamak istemiştir. Günümüz itibari ile AKP iktidarı, demokrasi ve özgürlüklerin işlemesinde önemli bir güç olan medyayı ne yazık ki susturmuştur.

Türkiye’de son bir yıl içinde 358 gazeteci gözaltına alındı, bunların 145’i gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. OHAL döneminde ise basın üzerinde baskılar susturmanın ötesine taşınmıştır. Çünkü KHK’larla 177 basın kuruluşu kapatılmış, 2 bin 500’e yakın gazeteci ve medya çalışanı kurumları kapatıldığı için işsiz kalmış ve 780 gazetecinin basın kartı iptal edilmiş, 189 gazeteci sözlü ve fiziksel saldırıya uğramıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre basın sektörü, işsizliğin en yüksek olduğu işkollarından biri. İş bulmayı başaran basın emekçileri de asgari ücret düzeyinde maaşlarla çalışıyor. Türkiye’de şu anda her üç gazeteciden biri işsiz. Yani gazeteciler çalışamıyor.

Ülkemizin ve basın tarihine kara bir leke olarak girecek gelişmelerin yaşandığı bu dönemler; basının ve gazeteciliğin en karanlık dönemi olarak anılacaktır.

Gazeteciler, AKP iktidarının sansürüne ve baskısına karşı; büyük  önder Atatürk’ün “Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır” sözünü kendilerine referans alarak, mesleklerini yürütmelidir ki karanlıklar aydınlığa çıkabilsin.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak: 10 Ocakların yeniden gerçek bayrama dönüşmesi umuduyla; çağdaş, laik, demokratik bir ülkenin aydınlık yarınları için basının ve gazetecilerin işsiz kalma, tutuklanma korkusu olmadan mesleklerini yapabilmelerini, hak ettikleri değere kavuşmalarını ve tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını, manşetlerini özgürce atabilmelerini diliyor ve tüm basın emekçilerinin “Çalışan Gazeteciler Günü”nü kutluyoruz.  

                                                                                                                  BİRLEŞİK KAMU İŞ

                                                                                                        MERKEZ YÖNETİM KURULU