Ülkemizde ekonomik krizin ardından salgının yarattığı devasa ekonomik ve sosyal hayat tahribatı her geçen gün belirginleşmektedir.  Ülkedeki istatistiki veriler salgının ciddi bir iş ve gelir kaybına yol açtığını ortaya koymaktadır.  Gelir kaybının gidermeye yönelik ekonomik desteklerin çok zayıf kalması salgın sürecinin ciddi bir yoksullaşma ve gelir eşitsizliğini yaratmıştır. 

İşsizlik, hayat pahalılığı ve yoksulluk gibi ekonomik sorunlar salgın ile birlikte belirgin şekilde hissedilmektedir. Ağırlaşan ekonomik kriz süreci, emekçiler ve aileler açısında ağır koşulları barındırmaktadır.

Ülkemizde Nisan ayında işten çıkarma yasaklanmasına rağmen Martta 22 milyon 21 bin olan aktif sigortalı sayısı, nisan ayında 21 milyon 382 bin kişi gerilemiştir. Nisan ayında aktif sigortalı sayısı 638 bin kişi azalmıştır.  Aktif sigortalı sayısı son üç yılda nüfustaki yaklaşık 3 milyonluk artışa rağmen 2016 seviyelerine gerilemiştir.

4/a kapsamında sigortalı çalışan sayısı Şubat-Nisan 2017 tarihleri arasında 551 bin kişi azalmıştır. Şubatta 15 milyon 904 bin 421 olan sigortalı işçi sayısı, Nisan ayında 15 milyon 352 bin 768’e gerilemiştir.  Böylece sigortalı işçi sayısı salgın öncesine göre (şubat-nisan 2017 ) 551 bin 653 kişi azalmıştır.

4/a kapasında sigortalı işçi sayısı son dört yılın en düşük seviyesi gerilediği görülmektedir. Nisan 2016’da 15 milyon 355 bin 158 sigortalı işçi varken bu sayı nisan 2017’de 16 milyon 369 bin 73’e çıkmıştır. Nisan 2018 ve Nisan 2019’da sigortalı işçi sayısı sürekli düşse de 16 milyonun üzerine çıkmıştı ve Nisan 2020’de bu sayı 15 milyona gerilemiştir.

Ülkenin nasıl yönetildiğini açıklanan işsizlik ve enflasyon rakamları göstermektedir. TÜİK açıkladığı işgücü istatistiklerine göre de Mart döneminde işsizlik oranı 13,2 seviyesinde gerçekleşirken 2020 yılının Şubat, Mart, Nisan aylarını kapsayan Mart döneminde işsizlik sayısı 3 milyon 971 bin kişi olmuştur.

TÜİK Haziran ayı enflasyonu yıllık bazda %12.62 açıklarken konfederasyonumuzun açıkladığı Haziran ayının ilk yarısında toplam artış yüzde 12,3 olurken son bir yıllık artış da % 26,5 olarak belirlenmiştir. Salgın sürecinde gıda ürünleri başta olmak üzere, temel tüketim ürünlerine yapılan yüksek oranlı zamlar ve vergi artışları, gerçek enflasyonun resmi verilerle gizlenemeyecek kadar belirgin duruma getirmiştir.

Memur ve memur emeklisi maaşlarını belirleyen yılın ikinci yarısındaki enflasyon oranı (bir önceki yılın aralık ayına göre)  %5,75 olarak belirledi. Yüzde 4  sözde toplu sözleşme zammına ek olarak memurlar ve emekliler 1,75 oranında enflasyon farkı dâhil olmak üzere % 5,75 oranında zam alacaklardır. Zam oranları %5,75 ile yıllık gıda enflasyonu oranının altında kalmıştır.

Bu durumu salgın nedeniyle yaşanan iş ve gelir kaybı sonucunda satın alma gücünde yaşanan gerilemeyle birlikte düşündüğümüzde ağır koşullar yaşanmaktadır. Ülke ekonomisi ciddi oranda küçülmekte, işsizliğin, enflasyonun, yoksulluğun ve diğer ekonomik ve toplumsal sorunların artmasına neden olmaktadır.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; salgının ve ekonomik krizin olumsuz etkilerini önlemek ya da en azından hafifletmek için üretim ekonomisine dönük somut ve kalıcı çözümler üretilmesini ve kamu emekçilerine gerçekçi enflasyon oranında zam verilmesine bekliyoruz. Aksi halde ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunlar kaçınılmaz görünmektedir.

Ortalama Memur ve Emekli Maaşları

*4/a kapsamında aktif sigortalılar, aylık ve gelir alanlar

 *Sosyal Güvenlik Kapsamında olan sayısı

BİRLEŞİK KAMU-İŞ 

MERKEZ YÖNETİM KURULU