ÜLKEMİZDE KADINA ŞİDDET GİDEREK ARTIYOR AMA KORUYUCU ÖNLEYİCİ CİDDİ HİÇ BİR ÖNLEM HALA ALINMIYOR! 23 Kasım 2017, 13:36
Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal yaşamın temel taşıdır. Bu da kadın ve erkeklerin, yaşamın her alanında eşit fırsatlara, eşit hak ve yükümlülüklere sahip oldukları anlamına gelmektedir. Üretim artı değerleri başta olmak üzere tüm olanakların eşitçe paylaşıldığı, aynı geçim ve gelecek endişesizliğinde kadın ve erkeklerden oluşan sınıfsız bir toplumda, her şey daha adil ve demokratik olacaktır. Böylece kadınlar çifte sömürüye, şiddete, öldürülmeye maruz kalmayacaktır. Ama ne yazık ki ülkemiz için böylesi bir düzenden söz etmek henüz mümkün değil. Tersine kadın cinayetlerinde son 15 yılda büyük artışlar oldu.
Ülkemizde medyaya yansıyan erkek ve kadın cinayetleri artarak devam etmektedir. 2017’nin ilk 10 ayında erkekler 242 kadın ve kız çocuğunu öldürdü, 77 kadına tecavüz etti, 207 kadını taciz etti, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulundu, 338 kadına şiddet uyguladı. Kadın ve kız çocuklarının tacize ve tecavüze uğrama oranları her geçin gün artmaktadır. AKP iktidarı, kadınları koruyucu kanunlar çıkarmak yerine çocuk istismarının yasalarla meşru kılmaya, tecavüzde rıza aranmasının, tahrik indirimi, şiddete uğrayan kadının boşanması yerine arabuluculuk uygulamasının, müftülere resmi nikah yetkisi verilmesinin ve yaşamın dinselleştirilmesini hızlandırmakla uğraşmaktadır.
Ülkemizde kadın cinayetlerinin resmi rakamlar dışındaki BM istatistikleri göre 2001-2013 yılına kadar 14 bin 694 kadın cinayet nedeniyle öldürüldüğünü göstermektedir. 2010-2017 yıllarında sadece medyaya yansıyan rakamlara göre ise 2 bin 508 kadın öldürüldü.
Kadınlar en çok kocalarından ya da birinci dereceden yakınlarından şiddet görmektedir, tecavüzlerde ise tanıdıkları erkekler tarafından meydana gelmektedir. Kadına şiddet ve tecavüz toplumun genelinde görülmekle birlikte en çok babası, oğlu, erkek kardeşi, damadı, kayınpederi veya akrabaları tarafından yaşanmaktadır.
Hızla Ortaçağ karanlığına doğru yol alan toplumumuz, bilimsel eğitimden uzaklaşıp inanç öğretisine, kaderciliğe büründüğü için ruh hali bozulmuş ve bu bozulan toplumsal ruh halinin sonucu olarak kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddette de büyük artışlar olmuştur. Bu suçlardan yargılananların ise ancak 3'te biri cezalandırıldı. Cezalandırılan faillerin hemen tamamı ise ‘'haksız tahrik'' indiriminden yararlanarak hafif cezalar aldılar.
Ekonomik bozukluklar, kadın cinayetlerinin ve kadına şiddetin en önemli nedenlerinden biridir. Yine, kültürel ve siyasal koşullar, şiddeti meşrulaştıran zihinsel altyapıyı da şiddeti artıran sebepler olarak sıralayabiliriz. Yapılan araştırmalarda, öldürülen kadınların katillerinin çoğunlukla aile üyelerinden birisinin olması dikkat çekicidir. Yine bu cinayeti işleyen eş ya da babanın durumunu irdelediğimizde bunun altında o kişinin işsiz olması ve bu nedenle bunalıma girmiş olmasının yattığını görebiliyoruz. Ya da çok düşük ücretlerle çalışan bir işçi olduğunu, ailesini geçindirmekte çok zorlandığını, patronuna yöneltemediği öfkesini eşine ya da çocuklarına yönelttiğini vb. nedenleri baş sebep olarak sayabiliriz.
Yine kadın cinayetlerinin önemli bir nedeni de namus anlayışının, kadınlara indirgenmiş olmasıdır.
Sınıflı toplumlar var olduğu sürece de kadının ezilmesi ve sömürülmesi artarak devam edecek ne yazık ki. İçinde yaşadığımız Ataerkil toplumun bakış açısına bir de ortaçağcı gerici şeriatçı bakış açısı eklenince, kadının ikinci sınıf insan olarak görülmesi, çifte sömürüye tabi tutulması, bir meta gibi alınıp satılması da artarak devam edecek ve bu korkunç tabloya her gün yeni kadın ölümleri de eklenecek ne yazık ki. Ülkemizde de kadının mutlu yaşamasına dair şartlar gittikçe ağırlaşmaktadır. AKP iktidarı her fırsatta kadın düşmanlığını dile getirip bu yönde yasa ve uygulamalar gerçekleştirdi. “Üç çocuk yapın” söyleminden, eğitim sistemine geçerek kız çocuklarının okuldan uzaklaştırılmasının ve çocuk yaşta gelin olmasının önünü açtı, en son da Anayasa Mahkemesi kararı ile kadını yok sayan bir karar vererek, imam nikahı kılınmasını müftülüklere vererek resmi nikah koşulunu kaldırdı. AKP yaptığı bu değişiklikler ile kadını erkeğin insafına terk etti, çok eşliliği ve çocuk istismarının kapısını açtı. O yüzden de AKP iktidarı, bu cinayetlerin birinci sorumlusudur.
Kadın cinayetlerinin her geçen gün daha da artmasının önüne geçmek için yapılan yasal değişiklikler ve koruyucu-önleyici tedbirler ne yazık ki göstermelik olmaktan öteye geçmemiştir.
Kadın sorununu gerçek anlamda çözmek ve kadına uygulanan bu insanlık dışı duruma son vermek için;
-Koruyucu-önleyici çalışmaların yanında sorunun ekonomik nedenlerini ortadan kaldıracak şekilde toplumsal refahın gelişmesini sağlayacak sosyal politikalara ağırlık verilmelidir.
- Okula gönderilmeyen kız çocuklarını, çocuk gelinleri, kadın emeğini ve bedenini korumak yerine tacizciyi, tecavüzcüyü, saldırganı koruyup kollayan hukuk sistemi gözden geçirilmeli ve yeniden düzenlenmelidir.
-Kadının, ekonomik hayatta da, siyasi ve günlük sosyal hayatta da erkeğe eşdeğer görevler alması sağlanmalıdır. Yani ekonomik hayatta erkeğin hâkimiyetine son verilmelidir.
-Kadınların, sendikalarda, siyasi partilerde, derneklerde, kooperatiflerde örgütlenmesini ve çalışmalara aktif bir şekilde katılması sağlamalıdır.
Değerli Dostlar,
Kadın ve erkek omuz omuza örgütlendiğimiz takdirde saldırıları püskürtebilir insanca, eşit ve özgür yaşayabileceğimiz bir dünya yaratabiliriz. İnsanlığın dolayısıyla kadının ezilmesi sömürülmesi kapitalist düzenden kaynaklanıyor. Kapitalist düzen kadın-erkek demeden eziyor ve sömürüyor. Bu bilinçle de bulunduğumuz her alanda kadın ve erkek el ele omuz omuza mücadele etmeliyiz. İnsanın insanı sömürmediği, herkesin eşit ve kardeşçe yaşadığı sınıfsız bir topluma kavuşmak için erkeklerle beraber hayatın her alanında örgütlenmeli ve ortak mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Türkiye’yi bu karanlık ortama mahkûm edenler iyi bilmelidir ki bu vahşet son bulana dek gericilikle mücadelede direnç olmaya ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için üzerine düşeni kararlılıkla yapmaya devam edeceğiz. Kadın cinayetlerinin yaşamımızın bir parçası haline getirilerek normalleştirilmesine izin vermeyeceğiz ve bunun takipçi olmayı sürdüreceğiz.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu; “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü” kapsamında 15 yıllık AKP hükümetinin kadını koruma yerine kadını ikinci sınıf insan görerek, anti-demokratik politikalarıyla toplumdan kadını dışlamasına karşı çıkacağız. Kadın cinayetlerini durdurmak, tacize ve tecavüze haksız tahrik indirimine ve müftülere tanınan dini nikahın kaldırılması için her alanda mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Tüm kadınlarımızın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nü selamlıyoruz.
KADINIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
SESSİZ KALMA, SUÇA ORTAK OLMA!
KADININ KATILI AKP DÜZENİ!
KADIN ERKEK EL ELE ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYE!
BİRLEŞİK KAMU İŞ
MERKEZ YÖNETİM KURULU
DIĞER HABERLER
-
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü Saygı, Sevgi ve Sonsuz Özlemle Andık
10 Kasım 2024, 15:45 -
10 Kasım Sadece Anmanın Değil Anlamanın ve Anlatmanın da Günüdür
09 Kasım 2024, 18:12 -
Eğitim İş Sendikamızın Mülakata Hayır Eylemine Destek Verdik
09 Kasım 2024, 17:45 -
2025 Sefalet Bütçesini ve Enflasyon Oranlarını Protesto Ettik
04 Kasım 2024, 16:10 -
BASINDA AÇLIK VE YOKSULLUK RAKAMLARI ARAŞTIRMASI EKİM-2024
04 Kasım 2024, 15:01 -
ESENYURT’A ATANAN KAYYUM, DEMOKRASİYE DARBEDİR
03 Kasım 2024, 14:17 -
Kamucu Tavır E-Bülten 2. Sayısıyla Yayında
03 Mart 2022, 18:26 -
Kamucu Tavır Dergimiz 2019 Güz Sayı:5
03 Kasım 2019, 18:15 -
Kamucu Tavır 2019 Yaz Sayı:4
03 Temmuz 2019, 18:12 -
Kamucu Tavır 2019 Bahar Sayı:3
03 Mayıs 2019, 17:38